Sunday, December 26, 2010

Noel Yemeği

Cuma sabahı, her zamanki saatte uyadim. Lupin'i dışarı çıkardıktan sonra elektronik posta kutuma göz attım ve haberleri okudum. Ardından mutfağa gidip kollarımı sıvadım. Perşembe akşamı krem peynirli turtanın ve kişin hamurlarını hazırladım. Turtayı akşamdan pişirdim ve buz dolabına koydum.

Ben ve turtam
İyi ki de turtayı önceden yapmışım. Sabahtan akşama kadar yemek yaptığım halde her şeyi yetiştiremezdim bunları önceden yapmasaydım. Her neyse, sabah ilk olarak patates ve pırasa çorbasını yapmaya koyuldum.




Bu çorba tahmin ettiğimden daha lezzetli oldu. İçine sadece pırasa, patates ve su koyuluyor ve pişince içindekiler iyice eziliyor. İçine konan su da tavuk suyu falan değil. Bildiğiniz içme suyu. Çorba severlere tavsiye ederim. Üç iri patates, üç pırasa, sekiz su bardağı su ve bir corba kaşığı tuz.

Çorbandan hemen sonra kişi pişirdim. Bu arada, yaptıklarımın içinde en çok beğendiğim kiş oldu. Aslında kiş kahvaltı için çok ideal; ama yemek öncesi misafirleri oyalamak için de bire bir.

Kişin içine koyduğum mantarlar
Mantarlı kiş
Bu arada menüde büyük değişiklikler yaptım son anda. Eşim bana tatillerin geleneksel yiyeceğinin rosto olduğunu söyleyince ben de şarapta pişmiş etten vaz geçip kuzu bacağı pişirmeye karar verdim. Yanına da bir sürü garnitür hazırladım. Bu arada hemen belirtmeliyim ki Fransız mutfağının sırrı her yemeğin içine kalıp kalıp tere yağı konması. Yaptığım her şey çok lezzetli oldu (misafirlerim de benimle aynı fikirde); ama her yemeğin kalori miktarı da oldukça yüksekti tere yağı yüzünden. Neyse, yaptığım garnitürlerden ilki tere yağında havuçtu. Eşim de kısık ateşte pişirilmiş lahana yaptı.





Garnitürler içinde en çok beğendiklerim yine tere yağında pişen soğan ve patatesti.

Beyaz soğanlar

Patatesler
Kuzunun piştikten sonra güzel bir fotoğrafını çekemedim. Elimdekilerle yetineceksiniz artık.











O gün gerçekten çok yoruldum; ama emeğime değdi. Hem yemek yaparken çok eğlendim hem de yaptıklarımı yerken.

S.E. ve ben
Yemek tabağım
Turtaya ek olarak bir de şerbetli portakal yaptım. Şerbet ve turta bir araya gelince ortaya harikalar çıktı.



Misafirlerimiz gelmeden önce birbirimize hediyeler verdik. Sanırım hediye kısmı yemekten daha heyecan vericiydi. 


Şöminemizi de ilk defa yaktık.



Bu, Boston'daki ilk Noel'imizdi. Dün akşama doğru S.E.'yle Cambridge'e gittik. Sokaklar bomboştu. Hava çok soğuktu. Bütün dükkanlar kapalıydı. Açık bir bar bulup birer içki içtik. Sonra da Coen kardeşlerin son filmi True Grit'i izledik. Bugün de evdeydik bütün gün. Dışarıda kar fırtınası var. Yarın kardam adam yapmayı planlıyorum. Bir de kahvaltıya kiş yapacağım. Tadına bakmak isteyen olursa bize beklerim.


No comments:

Post a Comment