Monday, June 20, 2011

Yaşam, Ölüm ve Geride Kalanlar

Aklımda yeni projeler var. Henüz bir şey söylemek için erken. O yüzden elimi düşündüğüm işe bulaştırmadan haber vermeyeceğim kimselere. Bakalın altından kalkabilecek miyim?

Bu hafta sonu Lupin'i yürüyüşe çıkarmıştık. Çok sevdiğimiz bir sokak var; şu an oturduğum yere bir blok uzaktan başlıyor ve sekiz-dokuz blok devam ediyor. Çok sakin ve neredeyse büyülü. O güzelim yürüşten dönerken bir evin önünde "Burada eyalet satışı (state sale) var." diye bir tabela gördük. Yaşlı bir çiftin eviymiş. Karı-kocadan biri vefat etmiş diğeri de başka bir yere taşınmış (büyük ihtimalle huzur evine). Kimseleri olmadığından sanırım, eyalet, evlerindeki her eşyayı satıyordu. Antika dolaplar, masalar, çay seti, kitaplar, kıyafetler ve daha neler neler. Yirmi beş dolara gümüş bir çay seti aldık. Normalde fiyati en az bin dolar ediyor. Ben, tanesi bir dolara üç ceket aldım. Kolları biraz kısa; ama üzerime çok iyi oldu. Hiç tanımadığım birinin kıyafetlerini almak biraz garip geldi hele de bu kişinin şu an hayatta olmama ihtimalini göz önünde bulundurunca; ama bir yandan da garip bir bağ oldu sanki aramizda. O evi dolaşırken aklımdan hep bizim yaşlılığımızda nerelerde olacağımız geçti. Anladığım kadarıyla bu çiftin hali vakti yerindeymiş. Acaba neden hiç bir yakınları ya da akrabaları geride kalanlarla ilgilenmek istememiş? Biraz hüzünlendim işte; ama eşim ve ben kendi torunlarımıza yadigar bırakabileceğimiz güzel bir sete sahip olduk. Adlarını bilmesek de bu insanları da bu çay setini her kullanışımızda hatırlayıp anacağız gibi gözüküyor.

Bugünki yazımı Poulsbo'da sevdiğimiz bir pastanede çektiğim bir fotoğrafla bitiriyorum. Ağzınızın tadı bol olsun.

Thursday, June 16, 2011

Kırmızılar

İki gündür kendimi pek iyi hissetmiyorum. Uykusuzum her ne kadar en az sekiz saat uyusam da. Sol gözüm seyiriyor gözümü kırpınca. Sanırım hareketsizlik beni yoruyor. Hareketizlik derken egzersiz yapmamaktan bahsediyorum. Lupin'i çıkardığım uzun yürüyüşler var; ama yürümek kesmiyor sanırım beni.

Ayaklarımın altından akmıyor yol her zamanki gibi; kırmızılarıma rağmen.

Monday, June 13, 2011

Paris'te Gece Yarısı

Fotoğraf makinamı hep hazır durumda tutmam gerekiyor bu şehirde. Örneğin elinde Anna Karenina'sıyla yokuş yukarı yürüyen en fazla on iki, bilemedin, on üç yaşındaki çocuğun resmini buraya koymak çok isterdim. Ben otobüsten ona takdir eden gözlerle bakarken o, izlendiğinden habersiz, kitabına sıkıca sarılmış, arkadaşına bir şeyler anlatıyordu. Portage Bay üzerindeki köprüden geçerken gördüğüm maviliği sözcüklerle anlatmak da güzel olur; ama siz de görün isterdim. Harvard Exit sokağının kuzey ucundaki sessiz, sakin evlere, güzel yeşil bahçelere sizlerin de gözleriniz doymak bilmesin isterdim. Evden çıkarken sanki çok olağan bir dünyaya adımımı atacakmışım gibi çıkıyorum, göreceklerimi, alacağım zevki hiç düşünmeden. Temiz havasını her soluduğumda, sanki derinlik sarhoşluğuna tutulmuşum gibi büyüleniyorum, deniz seviyesininin en az on metre üzerinde olmama rağmen. Bu sabah bu gidişe bir son vermek gerek deyip çıkardım makinamı çantamdan ve yüzümü döndüğüm ilk yerin resmini çektim.



Bütün gün çektiğim tek resim de bu oldu.

Bu arada bu akşam Woody Allen'ın Paris'te Gece Yarısı filmine gittim. Bana nedense Melinda ve Melinda'yı hatırlattı. Nedense diyorum da aslında tipik bir Allen filmi olduğundan. Paris'e hiç gitmedim. Canım arkadaşım T. B. ve sevgili eşim S. E., sizi kıskanıyorum.  Gidin görün derim filmi, geldiğinde sizin oralardaki sinemalara (festivallerde görmediyseniz tabi).

Saturday, June 11, 2011

Dünyanın Merkezi

Elimde Patti Smith'in Just Kids kitabı, kulağımda Slow Club'ın Dance To The Morning Light'ı, dünyanın merkezinde ayaklarımı uzatmış yazı yazıyorum. Güneş ayaklarımın üzerinden yavaşça kayboluyor. Uzaktaki iş makinalarının ışıkları parlıyor. Denizin üzerinde hafif bir sis var.



Bir tanecik Lupin'im yanıma uzanmış. Daha ne isterim?


Seattle ve ben üç ay boyunca baş başayız. Sanırım insan gönlünü birden çok şehre kaptırabiliyor. Bu şehirlerden biri kesinlikle Boston değil; yanlış anlama olmasın. Seattle'la olan romantik ilişkimden kareleri ve aşık olduğum diğer şehirden görüntüleri yaz boyunca burada bulabilirsiniz.